13 Ağustos 2009 Perşembe

Pride & Prejudice (2005)




Elizabeth Bennet, bir balo sırasında kasabalarına yeni gelen zengin Bingley’in arkadaşı Darcy’nin kendisi hakkında söylediği olumsuz görüşlerine tesadüfen kulak misafiri oluyor ve gururu inciniyor. Bu kırıklıkla Darcy’i tanıdıkça onun hakkında oldukça olumsuz şeyler düşünmeye başlıyor. Ancak bir süre sonra Darcy ondan hoşlandığını söylediğinde işler çok farklı bir boyut kazanıyor. Elizabeth de Darcy’den hoşlanıyor ancak olayların gelişimi ve düşüncelerinin etkisiyle hislerini gizliyor. Peşin hükümler, gerçeklerin farklı algılanışı ve bazen göründüğünün tam tersi olması, hissedilenlerden farklı konuşmak ve davranmak, ekonomik ve sosyal statü uçurumları ve daha fazlası bu kostüme filmde hayli güzel bir şekilde işlenmiş. Donald Sutherland filmin bir diğer artısı. Yalnız onun eşi yani Bayan Bennet karakteri, iyi canlandırılmasının da etkisiyle, hayli can sıkıcı.






5 Ağustos 2009 Çarşamba

Transformers (2007)










Michael Bay daha önceki filmlerinde olduğu gibi yine yüksek bütçeli (“Hollywood’dayım, param çok, teknoloji de bende” dercesine), görsel ve işitsel olarak eli yüzü düzgün ancak kof bir yapıma imza atmış. Görüntü ve ses efektleri filmin belki de tek olumlu özelliği. Senaryoda (konunun saçmalığı kabullenilmiş de olsa) birçok mantık hatası var. Bunun dışında bol reklam, Amerikan ordusuna övgü, dünya kurtarıcılığını yine Amerika’nın, üstelik ilgisiz alakasız insanlarla bile sağlayabilme yetisi filme yedirilmeye çalışılmış. Ayrıca yapmacık romantizm, iteleme dostluk da filmin diğer unsurları. Süresi hayli uzun, tamamen ticari amaçla yapılmış, izlerken sıkıldığım, olmasa da olurdu diyebileceğim, tipik bir “ucuz kahramanlık” filmi. Zıpçıktı bir yeniyetme, aşüfte bir genç kız ve birkaç Amerikan askerinin dünyayı kurtarması mantığın ve ön kabullerin sınırlarının zorlanması dışında biraz da komik.